Dünya deniz ticaret hacminde 1983 yılından beri ilk kez 1998 yılında düşme yaşanmış, dökme yük taşımacılığı tahminen % 4 oranında azalmış, genel kargo taşımacılığı çok sınırlı bir büyüme göstermiş, gaz taşımacılığı da belirsiz gelişmelerle karşı karşıya kalmıştır. Buna karşılık, dünya deniz ticaret filosu 1998 yılında % 2,4 oranında büyümüştür.
1- Türk Deniz Ticaret Filosunun Dünya Sıralamasındaki Yeri
Türk Deniz Ticaret Filosu 2001 yılı Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre 2 basamak alta düşmüş ve 9 milyon 60 bin DWT (Deedweight ton) olan filosuyla dünya sıralamasında 20.sıraya yerleşmiştir. DWT üzerinden yapılan sıralamaya göre Panama 169,3 milyon DWT ve 5.108 gemilik filosuyla birinci sırada yer alırken, Liberya 76,7 milyon DWT ve 1.477 gemiyle ikinci, Malta 45,5 milyon DWT ve 1.441 gemiyle üçüncü ülke olmuştur. 9 milyon DWT ve 902 gemi ile dünyadaki payı % 1,2 olan ülkemiz; komşu ülke olarak nitelendirilen Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi, Rusya, İran, Mısır, Bulgaristan, Ukrayna, Romanya, Irak, İsrail, Suriye, Lübnan ve Gürcistan grubu arasında üçüncülüğü almaktadır.
2- Dış Ticaret Hacmi ve Denizyolu Taşımaları
Türkiye’nin 2000 yılında ticaret hacmi 1999 yılına göre % 16 oranında artarak 131 milyon tona ulaşırken, denizyoluyla gerçekleştirilen ticaretin toplam ticarete oranı % 89 olarak gerçekleşmiştir. 1999 yılında toplam ihracatın % 84,1′i denizyolu ile gerçekleştirilirken, bu oran 2000 yılında artarak % 84,4′e çıkmış, denizyollarıyla gerçekleştirilen ithalatta ise bir miktar düşüş yaşanmış ve ithalatın % 90,7’si denizyolu ile gerçekleştirilmiştir.
2000 yılında denizyoluyla gerçekleştirilen ithalatta en büyük payı 14,2 milyon ton ile hampetrol alırken, bunu sanayi mamülleri ve kömür ithalatı izlemiş, ihracatta ise kömür ve sıvılaştırılmış gaz denizyolu ile ticareti gerçekleştirilen en önemli ihraç kalemleri olmuştur. Hububat taşımaları, Türkiye’de üretimin çok olduğu yıllarda ihracat, az olduğu yıllarda ise ithalat lehine gelişmeler göstermeye devam etmekte olup, 2000 yılında 1,9 milyon tonluk hububat ihracatı, 3,1 milyon tonluk da hububat ithalatı yapılmıştır.
Türk bayraklı gemilerin 1997 yılında yurtdışı taşımalardaki % 29,2 olan payı 2000 yılında 36,1 milyon tonluk taşıma ile % 30,5′e çıkmıştır. 2000 yılında bu gemilerce en fazla yük Bulgaristan’a taşınırken bunu Polonya, Danimarka, Gürcistan ve Romanya izlemiştir. Yolcu taşımacılığında ise denizyolları ile gerçekleştirilen taşımacılığın toplam taşımacılıktaki payı % 1′i dahi bulamamaktadır.
3- Denizcilik Sektörüne Verilen Yatırım Teşvikleri
Denizcilik sektörü yatırım eğiliminde yükseliş sürmekte olup, 2001 yılı Ocak-Nisan döneminde Gemi İnşa sanayiinde % 63,2, gemi alımı ve altyapı yatırımlarında ise % 701,9 artış olmuştur. Ulaştırma sektörü kapsamında teşvik belgesine bağlanan gemi inşa sanayii ile gemi alımları ve altyapı yatırımları sanayii en parlak dönemini 1996 yılında yaşamış, gemi inşaa sanayiinde 1996 yılında 105 belgeli yatırıma 82 trilyon lira, gemi alımları ve altyapı yatırımları sanayiinde ise 39 belgeli yatırıma 54 trilyon liralık teşvik verilmiştir. 1998 yılı ise teşvikler açısından en olumsuz yıl olmuştur.
Hazine Müsteşarlığından alınan bilgiye göre 2001 yılı Ocak-Nisan döneminde Gemi İnşa sanayiinde teşvik kapsamına alınan proje sayısı 41 olup, bu projelerin toplam yatırım tutarı da geçen yılın aynı dönemine göre % 38,7 oranında artarak 173 trilyon lirayı bulmuştur.
2001 yılı Ocak-Nisan döneminde gemi alımı ve altyapı yatırımlarında ise teşvik verilen proje sayısı azalmakla birlikte yatırımlarda % 701,9 oranında artış olmuştur. Türkiye’de 1998 yılı itibariyle, Karadeniz ile BDT ülkeleri arasında ağırlıklı olarak Türk plakalı taşıtlara hizmet veren 6 tane düzenli Ro-Ro hattı mevcuttur. Bu düzenli hatlarda sadece özel sektöre ait gemiler çalışmaktadır. Petrol, günümüzde olduğu gibi gelecek yıllarda da stratejik önemini koruyacağından, tanker filosuna olan gereksinme sürekli artacaktır. Türk boğazlarındaki deniz trafiğinin; bölgenin coğrafi özelliklerinin de etkisiyle ne denli çetin ve karmaşık olduğu bilinmektedir. Gemilerle taşınmakta olan ham petrol ve türevleri ile benzeri karakterdeki tehlikeli maddeler infilak, yangın, deniz ve hava kirliliği açılarından Boğazlar ve çevresi için büyük tehlike oluşturmaktadır. Öte yandan doğalgaz gemilerinin, Türk Boğazlarından geçmeye başlaması, bölgede, bir kaza olması halinde çok büyük boyutlu tahribat olasılığını gündeme getirmiştir. Boğazlar, ”kentsel yaşamın sürdürülebilirliği ve bölgede yaşayan insanların yaşama haklarına müdahale etmeksizin, dengeli olmak" şartıyla gemi geçişine açık olmakla birlikte Türk Boğazlar Bölgesi’nin, kendisine yönelik tehlikelerden korunması için her türlü gayretin gösterilmesi gerekmektedir.
4- Denizyolu Sektörünün Sorunları ve Çözüm Önerileri
Türk denizciliğinin ilerlemesi için sektörün önündeki engellerin en kısa zamanda kaldırılması gerektiğini ifade eden sektör yetkililerince en önemli sorun finansman yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Global ekonomide yaşanan olumsuzluklar her sektörü olduğu gibi denizcilik sektörünü de etkilemiş, finans kuruluşlarından sağlanan kredilerin geri ödenmesinde birtakım problemlerin doğmasına neden olmuştur. Tarafların bir araya gelerek bu sorunu çözmeleri son derece önemli ve acildir.
Bunun dışında sektörün finans problemini çözecek alternatif kaynak ve uygulamaların da bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir: İç ve dış piyasalardan kredi temininde kredi sigortaları geliştirilerek teminat yerine kullanılması, kamu sektörünün yüklerinde uzun vadeli kontrat imkanının sağlanması, yabancı finans kuruluşlarından da finansal kiralama yöntemiyle gemi alınabilmesine imkan verilmesi, ithal ve ihraç yüklerinin taşınmasında Türk bayraklı gemilerin yeterli payı alabilmesi için uzun vadeli politikalar oluşturulması sektör sorunlarının önemli ölçüde azalmasına imkan verecektir. Yaşlanan Türk ticaret filosunun yenilenmesi ve modernizasyonunda yaşanan problemlerin çözümü için de gemi inşa sektörünün finans ihtiyacını karşılayacak düzeyde uzun vadeli kredi imkanı sağlamak gerekecektir. Bu şartların oluşturulması durumunda Türk Ticaret sektörünün uluslararası normlara uyumu kolaylaşacak, çalışma ve rekabet edebilme imkanı artacaktır.
Mevcut deniz mevzuatının günün ihtiyaçlarına cevap veremediğine dikkat çeken sektör yetkilileri mevzuatın günün koşullarına ve AB mevzuatına uyum sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirterek, kuruluş çalışmaları son aşamaya gelen Denizcilik bakanlığının bir an önce oluşturulması suretiyle çeşitli kurum ve kuruluşların arasındaki dağınıklığın ve çok başlılığın neden olduğu sorunların çözüme kavuşacağını ifade etmektedirler.
5- Denizyolu Ulaştırmasından Beklentiler
21.yüzyılda egemen olması öngörülen kombine taşımacılık çerçevesinde, denizyolu ulaştırmasında eskinin limandan limana olan taşıma anlayışı artık fabrikadan mağazaya (kapıdan kapıya) şekline dönüşmüştür.
Transit geçiş ülkesi durumundaki Türkiye, kombine taşıma anlayışı doğrultusunda limanlarını ve diğer ulaştırma altyapılarını uyarlamak gereğini duyacaktır. Bu nedenle, Türkiye’nin deniz yoluyla gerçekleştirilecek dış ticaretine uygun nitelik ve nicelikte hizmet verebilecek şekilde limanlarımızın geliştirilmesi, modernleştirilmesi, kapasitelerinin arttırılması, AB limancılık stratejisi ile uyumlu bir işletme politikasının izlenebileceği özerk yönetim yapısına büründürülmesi gerekecektir. Bir transit geçiş koridorunun parçası olma niteliğine kavuşturulacak limanlarımız dünya ulaşım yolları ağı içinde ana odaklar oluşturacak biçimde büyüklük, yönetim biçimi, hizmet anlayışı gibi ölçütler yönünden yeniden yapılandırılmak durumunda kalacaktır. Halen çalışmaları sürdürülen Limanlar Master Planı’nda bu gelişme ve değişmelerin dikkate alınması gereği açıktır.
Yine, Türkiye’yi doğu-batı ekseninde ulaşım koridoru ve transit uğrağı haline getirmesi amaçlanan bu yapılanmada, deniz ticaret filosunun da niceliksel ve teknolojik gelişmelerle uygun bir yapıya kavuşturulmak suretiyle etkin katkıları sağlanacaktır. Öte yandan, AB’ye tam üye olunduğunda sona erecek kabotaj taşımacılığımızda olası AB rekabetine hazırlıklı olmak amacıyla filomuzun güçlendirilmesi gereği ortaya çıkacaktır. Türkiye’ye gelen turistlerin daha çok para bırakmalarının ve Türkiye’de daha uzun süre kalmalarının sağlanması ve turizm pazarında rakip denizci ülkelerin Türkiye üzerindeki kontrol ve egemenliklerine son verilmesi amacına yönelik olarak ilave ulaşım araçları ihtiyacı kendini daha önemle hissettirecektir.